2. Atomlarda Sesin Varlığı

Atomların temel düşüncesini atan iki filozof vardır. Leukippos ve Demokritos. Bazı kaynaklarda Demokritos’un Leukippos’un öğrencisi olduğu bazılarında ise arkadaş oldukları yer almaktadır. Bu iki filozof atomların tanımını şu şekilde yapmaktadır: “Boşluk olmadan hareket de olmaz, boşluk var olmayandır, var olanın yokluğu var olmamaktır, zira var olan en dar anlamıyla yer kaplayandır. Bu yer kaplayan bir tane değil sayısız birçok şeydir ve kütlelerinin küçüklüğünden ötürü görünmezler. Boşlukta taşınırlar, zira bir boşluk vardır, bir araya geldiklerinde oluşu meydana getirirler, çözüldüklerinde ise yok oluşa neden olurlar”. Stephan Hawking ise atomların varlığını: “Çevremizde gördüğümüz her şey hava, su, ateş ve toprak bir metrenin on milyarda biri büyüklüğündeki atomlardan; atomlar kendilerinden on bin kat küçük çekirdek ile bir milyar kat küçük elektronlardan; çekirdek ise kendinden on kat daha küçük nötron ve protonlardan oluşmaktadır. Atom çekirdeğindeki proton ve nötronlar da temel parçacık olan kuarklardan meydana gelmektedir. Böylesi küçük varlıkların (mikrokozmos) davranışlarının günlük hayatta (makrokozmos) gözlemlediğimiz cisimlerden farklı olduğunu varsayıyoruz” diyerek belirtmektedir. Son yıllarda üzerinde çokça düşünülen ve araştırma konusu yapılan maddenin titreşimi üzerine dayalı sicim teorisi de bu kuarkların temelinin teşkil ettiği bir teoridir. Atomaltı parçacıkların oluşmasını sağlayan sıfır noktalı boyutların tersine, bir boyutlu ve ipliksi varlıklar olabileceği varsayımı üzerine dayalıdır. Bu ipliksi varlıklar sürekli olarak titreşim halindedir ve her şeyin titreşime dayalı bir frekansının olduğu düşüncesi teorinin temelidir. Atomlar K, L, M, N, O, P, Q harfleriyle isimlendirilen yedi enerji seviyesine sahiptir. Her rakamın bir anlamının olduğu gibi yedi rakamı da değişik inançlarda kendini gösterir. Örneğin; Yoga da kozmik enerjiye sahip yedi çakranın açılması, İslam felsefesinde insan-ı kâmil derecesine ulaşmak için yedi mertebenin aşılması, Pisagor’un piramitlerin yapımını anlatırken kullandığı dörtgen üzerine üçgenin yediye olan karşılığı, ışığın yedi farklı dalga boyunun olması, yedi renk ve yedi notanın varlığı. Yedi rakamı kuranda ise yedi kat gökler olarak belirtilir ama burada göklerden kasıt atomların farklı özelliklere sahip olan yaşam alanları ya da yedi farklı seviyedeki enerji katmanları olup İsra suresi 44. ayetin buraya da bir işareti olabilir. Çünkü ayetin devamında “onlar kendi dilinde onu tesbih eder ve siz onları anlayamazsınız” ifadeleri kullanılmıştır. Bohr atom modeline göre bir hidrojen atomunun elektron hızı ortalama 2,000,000 m/s’dir. Yani saniyede 2000 km’dir. Ortalama olarak bir hidrojen atomunun elektronu dünyanın çevresini yaklaşık olarak 20 saniyede dolaşıyor. Bu hızla döndükleri varsayılırsa ve ses kinetik enerjiyi barındırıyorsa ayet net bir şekilde mecaz manadan çok gerçek manaya işaret etmektedir. Buradan yola çıkarak atomların kendi dilinde Tanrı’ya bir seslenişi söz konusudur diyebiliriz. Nitekim Mevlâna’ya “Neden dönerek Tanrı’ya ibadet ediyorsun?” diye sorulduğunda “Alemde dönerek Tanrı’ya ibadet etmeyen bir cisim gösterin, ben de dönmeyeyim” dediği bilinmektedir. Atatürk’te Mevlana’nın öncülüğünü yaptığı sema için: “Mevleviliğe gelince, tamamen dönerek ayakta ve hareket ederek Allah’a yaklaşma fikri Türk dehasının en tabii ifadesidir” demiştir. Genele bakılırsa atomlardaki elektronların çekirdekleri etrafında dönmeleri, Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesi ve aynı zamanda diğer gezegenlerinde Güneş’in etrafında dönmesi, Güneş’in kendi ekseninde dönerken çekim alanında ki gezegenlerle birlikte ilerleyerek samanyolu galaksisinde dönmesi ve samanyolunun da evrenin içerisinde dönerek hareket etmesi, Mevlana’nın bu sözü baz alındığında bir anlam içermelidir. İslam inancında da kutsal olarak kabul edilen Kâbe’nin etrafında tavaf adı verilen spiral hareketlerle dönülerek Tanrı’ya ibadet edilmektedir.

Yorum bırakın

Ben Berkan Kutlu

Her yaratılmış olanda içkin olan ses ve müziği açığa çıkarma amacındaki bloğumda, kutsal metinler önderliğinde tarih boyunca felsefeyle yaşamış düşünürlerin müzik ile olan görüşlerine yer vererek, ses ve müziğin önemini anlamak ve anlatmak en önemli amacımdır. Evrenin var oluşundan yok oluşuna kadar sesin ne derece önemli bir yere sahip olduğuna gelin hep birlikte bakalım. (Konuları anlayabilmeniz için lütfen numara sırasına göre okuyunuz)

Let’s connect

WordPress.com’da Blog Oluşturun.